AusgewähltÖsterreichPolitik

Avusturya’da Şeriat Tahkim Kararları Hakkında Güncel Tartışmalara İlişkin Ek Açıklama

Konu hakkında Avusturya Adalet Bakanlığı’nın açıklama yapmasına neden olan Şeriat Tahkim kararından dolayı son olarak „Avusturya Türk Kültür Toplumu TKG Think Tank“ adına Avusturya’da Şeriat Tahkim Kararları Hakkında Güncel Tartışmalara İlişkin Ek Açıklamamız şunlardır.

Kaynak : Almanca yayınlanan APA OTS basın bildirisinin Türkçe tercümesi şöyledir APA OTS, 21.08.2025
https://www.ots.at/presseaussendung/OTS_20250821_OTS0076/ergaenzende-stellungnahme-zur-aktuellen-debatte-ueber-scharia-schiedssprueche-in-oesterreich

Viyana (OTS) – Avusturya’daki Türk Topluluğu (TKG Think Tank), Viyana´da Şeriat anlaşmaları, tahkim veya mahkemelerin kararlarına ilişkin aceleci kararlar alınmaması konusunda uyarıda bulunan Avusturya Adalet Bakanlığı’nın son açıklamasını memnuniyetle karşılamaktadır.

Elle tutulur
Bu duruma elle tutulur kanunlara, içtihatlara ve Avrupa Birliği İnsan Hakları Mahkemesi’nin başta 2003 tarihinde verdiği kararlara vurgu yapan TKG ancak destek verebilir. Adalet Bakanlığı’nın bu ihtiyatlı yaklaşım, Avusturya hukuk düzeninin temel değerlerinin korunması ve paralel yargı sistemlerinin önlenmesi gerektiğini vurgulamaktadır ve TKG’yı demokratik itirazlarına ve Avusturya medyasına yansımasına cevap olarak da anlaşılabilir. Avusturya Parlamentosu önümüzdeki aylarda konuyu gündeme alacağını ilan etti ve tüm partiler bu konuda açıklamada bulundu ve TKG’nın seviyeli düşünceleri Avusturya basınına ve sosyal medyaya yansıdı.   TKG  Think Tank  bağımsız bir STK olarak kamuoyunu aydınlatma ve  uyarı amacına ulaşmıştır.

Avusturya’da Şeriat Tahkim Kararları Hakkında Güncel Tartışmalara İlişkin Ek Açıklama. Adalet Bakanlığı ve Avusturya Parlamentosu’ndan talebimizdir.

Ancak, bu tür davaların parlamento değerlendirilmesinde en üst düzeyde hukuki titizlik, sorumluluk, saygı ve duyarlılık gösterilmesini bir kez daha talep ediyoruz – ancak bu, Avusturya Cumhuriyeti’nin özgür, çoğulcu ve laik hukuk düzeninin temel ilkeleri ve değerleri pahasına olmamalıdır. Biz, Viyana Eyalet Hukuk Mahkemesi’nin 2 Mayıs 2025 tarihli kararıyla şeriat ilkelerine dayanan bir tahkim kararını onaylamasının, anayasal açıdan ciddi endişeler doğurduğu görüşündeyiz.

Viyana Eyalet Mahkemesi’nin şeriata dayalı bir tahkim kararını onaylaması ve meşrulaştırması, din ve devletin ayrılığı ilkesini ihlal etmekle kalmaz, aynı zamanda tek tip, laik bir hukuk sistemine olan güveni de sarsar.

Biz, Viyana Eyalet Mahkemesi’nin 320.000 avroluk bir şeriat tahkim kararını onaylama kararının, Avusturya’da fiilen “icra edilebilir bir şeriat anlaşması”nı meşrulaştırdığına ve ne yazık ki Avusturya Cumhuriyet´i  adına anlaşıldığı inanıyoruz.

Lütfen dikkat-

Transandantal bir Tanrı („auf einen transzendenten Gottesbezug“) diğer bir deyişle aşkın bir Tanrı referansına dayanan deneyimlenen dünyayı aşan, aşkın bir varlığa, mutlak olana yönelme ve onu anlama çabasıyla kişinin vicdanını ilgilendirir ve buna saygı duyarız ama bu durum ve oradan kaynaklanan bir dini tahkim seküler AB ve Avusturya hukuk düzeniyle çelişir. Viyana Eyalet Mahkemesi’ndeki işte böyle bir dini tahkime onay vererek meşrulaştırmış ve bundan sonra bu karar referans göstererek bu tür dini anlaşmaların yapılarak paralel bir hukuk düzeninin kapısı ve penceresi açılmıştı.

Dini tahkimle ilgili tartışma, sadece bir inanç topluluğunu değil, Avusturya’nın tüm hukuk devletini ilgilendirir. Transandantal bir Tanrı’ya dayanan ve dolayısıyla bizim dünyamızın ve düşüncemizin dışında kalan dini motivasyonlu tahkim kararlarının hangi din olursa olsun seküler hukuk sistemine girmesi, uzun vadede Avusturya Anayasasında yer alan devlet ve dinin ayrılığı ilkesinin aşınmasına yol açabilir.

AİHM: Adalet Bakanlığı’nın altını çizdiği “Avusturya hukuk düzeninin temel değerleri” nedir?

Avusturya Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı adeta TKG’ya ve Viyana’ya ve Viyana Eyalet Mahkemesi’ne uyarılar gibi şu uyarıda bulunmaktadır: “Temel olarak, Avusturya mahkemelerinin yalnızca hukuk değerlerimizle uyumlu kuralları uyguladığı belirtilmelidir.” Yabancı hukuk kurallarının, Avusturya hukuk düzeninin temel değerlerine aykırı olması halinde uygulanamayacağını belirten “ordre public” (kamu düzeni) maddesi geçerlidir.“

TKG buna karşı şu soruyu soruyor: “Avusturya hukuk düzeninin temel değerleri” nedir ve ne zaman ihlal edilir?

AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) Avusturya hukuk düzeninin temel değerlerinin bir parçası değil mi? Evet, öyle. Hatta Avusturya’nın anayasası düzeyde. AİHM kararları Avusturya anayasası bağlar ve verilecek her türlü adli karar bunu dikkate almak zorundadır. Yoksa Adalet Bakanlığı’nın „Avusturya hukuk düzeninin temel değerleri” çiğnenmiş olur.

Avusturya, AİHM’nin bir kararını uygulamaz veya görmezden gelirse, bu, anayasal statüye sahip olan AİHS’ye aykırı olabilir – yani anayasaya aykırı olur. Böyle bir ihlal, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarının korunmasına olan güveni tehlikeye atabilir, bu da kamu düzenine aykırı olabilir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2003 yılında Refah Partisi ve diğerleri ile Türkiye arasındaki davada, paralel dini hukuk sistemlerinin, özellikle şeriatın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile bağdaşmadığını açıkça belirtmiştir. Devletin bu tür sistemleri doğrudan veya dolaylı olarak dini tahkim kararlarını onaylayarak tanıması, devlet hukukunun genel geçerliliğine olan güveni tehlikeye atar.

Uluslararası hukuk durumu – AİHM kararı ölçüt olarak

Yukarıda alıntılanan 13 Şubat 2003 tarihli AİHM kararı, Avrupa devletlerinde dini hukuk sistemlerinin getirilmesinin AİHS’ye aykırı olduğunu açıkça belirtmiştir. Şeriata dayalı bir tahkim kararının tanınması tehlikeli bir emsal teşkil edecek ve hem Avusturya anayasa hukukuna hem de Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’na aykırı olacaktır. (AİHM, 13 Şubat 2003 tarihli kararında ( Bsw 41340/98, 41342/98, 41343/98, 41344/98) kararında şunu açıkça belirtmiştir:
     „Farklı hukuk sistemlerinin getirilmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile bağdaşır olarak kabul edilemez. Ayrıca, bu durum AİHS’nin 14. maddesinde yer alan ayrımcılık yasağına da aykırıdır. Şeriat, Sözleşme’de yer alan temel demokrasi ilkeleriyle bağdaşmaz. Din özgürlüğü, her şeyden önce her bireyin vicdan meselesidir. Bireysel vicdan alanı, toplumun bir bütün olarak örgütlenmesi ve işleyişiyle ilgili olan özel hukuk alanından temelden farklıdır.“

Avusturya anayasa hukuku, bireysel inanç özgürlüğünü korur, ancak dini normların devlet hukukunun üstünde yer almasına veya onu ortadan kaldırmasına izin vermez. Dini-dogmatik bir bağlamdan kaynaklanan ve Avusturya hukuk düzeniyle uyumlu olmayan tahkim kararları, kamu düzenini ihlal etmeden tanınamaz. Din özgürlüğü değerli bir hak olmakla birlikte, hukukun üstünlüğü ilkelerini aşmak için bahane olarak kullanılamaz.

TKG adına tarihe kayıt ve not düşmek amacıyla

Öncelikle tarihsel kayıt amacıyla, § 611 Abs. 2 Z 8 ZPO uyarınca, Şeriatın uygulanmasıyla “ordre public” ilkesinin ihlal edildiği gerekçesiyle tahkim kararının ( AIHM, 47 R 65/25v, 47 R 66/25s) iptalini talep ettiğimizi belirtmek istiyoruz.

Bu nedenle TKG olarak, tüm saygı ve nezaketle şunları talep ediyoruz:

⁠-Eşitlik ilkesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) dikkate alınarak bu tür tahkim kararlarının anayasal olarak yeniden değerlendirilmesi.
-Avusturya’da dini tahkim işlemlerinin sınırlarını açıkça tanımlayan net bir yasal kılavuz.
⁠-Dinlerden bağımsız olarak, ortak temel değerlerimizin dini istismardan korunması konusunda tüm toplumu kapsayan açık bir diyalog.
– 2 Mayıs 2025 tarihli (Az. 47 R 65/25v, 47 R 66/25s) tahkim kararının § 611 Abs. 2 Z 8 ZPO uyarınca iptal edilmesini ve tanınmamasını talep ederiz.
-TKG’nin § 611 Abs. 2 Z 8 ZPO uyarınca talebi, şeriatın uygulanmasıyla “ordre public” ilkesinin ihlal edilmesi nedeniyle tahkim kararının (47 R 65/25v, 47 R 66/25s) iptal edilmesidir.

TKG’nın gerekçeleri

1. Kamu düzenine aykırılık (§ 611 Abs. 2 Z 8 ZPO). § 611 ZPO ile uyumsuzluk.

Yalnızca şeriat ilkelerine dayanan bir tahkim kararının tanınması – Avusturya hukuk düzeninin dışında yer alan dini temelli bir norm sistemi – Avusturya kamu düzenine ciddi bir ihlal teşkil etmektedir. ZPO’nun 611. maddesinin şeriat tahkim kararlarına uygulanması, fiilen paralel bir hukuk sisteminin tanınması anlamına geldiğinden, hukuki tutarsızlığa yol açmaktadır. Bu, ne Avusturya Anayasası ne de AİHS ile uyumludur. Kamu düzeninin korunması (ordre public), ZPO’nun 611. maddesinin 2. fıkrasının 8. bendi uyarınca, bu tür tahkim kararlarının tanınmasını yasaklamaktadır.

ZPO’nun 611. maddesinin 2. fıkrasının 8. bendi uyarınca, bir tahkim kararı, tanınması kamu düzenine (“ordre public”) aykırı ise tanınamaz. Şeriat tahkim kararının tanınması, Avusturya’daki kamu düzenini ihlal eder, Avusturya Anayasasının seküler temellerini ve güçler ayrılığı ile hukukun üstünlüğü ilkelerini zedeler.

Devlet mahkemesi tarafından böyle bir tahkim kararının onaylanması, AİHS, Avusturya Anayasası ve din ile devletin ayrılığı ilkesine aykırı olan paralel bir hukuk sistemini meşrulaştırır ve kabul edilebilir hale getirir.

2. § 611 ZPO’nun devlet hukuk sistemi dışındaki anlaşmalara uygulanmaması

ZPO’nun 611. maddesi, devlet hukuk düzeni çerçevesinde tahkim kararlarının tanınması ve tenfizi ile ilgilidir. Katolik Kilisesi’nde Vatikan’ın tüm Katolikler için de jure bağlayıcı olan papalık egemenliği gibi, İslam şeriat anlaşmaları için de devlet hukuk düzeni var mıdır? Hayır! İslam’da din adamları yoktur ve bunların kurulması kesinlikle yasaktır. Yalnızca İslam şeriatı gibi çok farklı ve öznel bir şekilde yorumlanan dini bir hukuk sistemine dayanan ve Avusturya veya benzeri bir devlet hukuk sistemine dayanmayan bir tahkim kararı, ZPO’nun koruması kapsamına girmez. Bu paragrafın, ekonomik değeri yaklaşık 320.000 avro olan dini temelli anlaşmalara uygulanması, paralel bir yargı sisteminin kurulmasına kapı açar.

3. Avusturya Anayasa hukukuna aykırılık

Devlet hukuk sisteminde dini bir hukuk sisteminin uygulanması, Avusturya Anayasa hukukunda yer alan devlet ve dinin ayrılığı ilkesine aykırıdır. Dolayısıyla, tahkim kararının tanınması anayasal düzene aykırı olacaktır. Oysa Avusturya Federal Anayasası, devlet ve dinin ayrılığını ve demokratik ve hukukun üstünlüğüne dayalı düzeni güvence altına almaktadır. Viyana Eyalet Mahkemesi’nin şeriata dayalı bir tahkim kararını tanımak, bu temel ilkeyi ihlal etmekte ve devlet hukuk sistemine olan güveni sarsan, yasadışı bir paralel yargı sisteminin oluşmasına yol açmaktadır.

Bu durum, Avusturya’da ve dolayısıyla AB’de tehlikeli bir emsal teşkil edebilir ve paralel bir yargı sisteminin kurulmasını teşvik edebilir.

TKG’nin sonucu: Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı, mevcut tahkim kararının tanınması Avusturya hukuk düzeniyle bağdaşmamakta ve temel anayasal ve insan hakları ilkelerini ihlal etmektedir. Bu nedenle, ZPO’nun 611. maddesinin 2. fıkrasının 8. bendi uyarınca tahkim kararının iptalini talep ediyoruz.

4. Uluslararası hukuk durumu – AİHM kararı ölçüt olarak

Yukarıda alıntılanan 13 Şubat 2003 tarihli AİHM kararı, Avrupa devletlerinde dini hukuk sistemlerinin getirilmesinin AİHS’ye aykırı olduğunu açıkça belirtmiştir. Şeriata dayalı bir tahkim kararının tanınması tehlikeli bir emsal teşkil edecek ve hem Avusturya anayasa hukukuna hem de Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’na aykırı olacaktır. (AİHM, 13 Şubat 2003 tarihli kararında ( Bsw 41340/98, 41342/98, 41343/98, 41344/98) kararında şunu açıkça belirtmiştir:
     „Farklı hukuk sistemlerinin getirilmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile bağdaşır olarak kabul edilemez. Ayrıca, bu durum AİHS’nin 14. maddesinde yer alan ayrımcılık yasağına da aykırıdır. Şeriat, Sözleşme’de yer alan temel demokrasi ilkeleriyle bağdaşmaz. Din özgürlüğü, her şeyden önce her bireyin vicdan meselesidir. Bireysel vicdan alanı, toplumun bir bütün olarak örgütlenmesi ve işleyişiyle ilgili olan özel hukuk alanından temelden farklıdır.“

Avusturya anayasa hukuku, bireysel inanç özgürlüğünü korur, ancak dini normların devlet hukukunun üstünde yer almasına veya onu ortadan kaldırmasına izin vermez. Dini-dogmatik bir bağlamdan kaynaklanan ve Avusturya hukuk düzeniyle uyumlu olmayan tahkim kararları, kamu düzenini ihlal etmeden tanınamaz. Din özgürlüğü değerli bir hak olmakla birlikte, hukukun üstünlüğü ilkelerini aşmak için bahane olarak kullanılamaz.

Avusturya’daki Türk Kültür Topluluğu (TKG Think Tank) ne yazık ki davaya üçüncü taraf olarak katılamamaktadır. İki gün önce yayınlanan 18.08.2025 tarihli APA-OTS haberinde “TKG, Viyana Eyalet Mahkemesi’nin şeriatı fiilen yasa olarak kabul etme kararına itiraz ediyor” başlığıyla yayınlanan haberimizde, bugün son halini verdiğimiz itiraz gerekçelerimizi belirtmiştik.

Avusturya’daki Türk Topluluğu (TKG), “savunmacı demokratları” ile özgürlükçü, demokratik, çoğulcu ve laik bir temel düzeni, hukukun üstünlüğünü ve barış içinde bir arada yaşamayı savunmaktadır. Amacımız dini reddetmek değil, 1000 yıllık acı, keder, gözyaşı ve mutlulukla, insan onurunun her şeyden önce savunulduğu bugünkü Avusturya Cumhuriyeti Anayasası’nda taş üstüne taş inşa edilmiş ortak hukuki değerleri korumaktır.

Yaşasın Cumhuriyet!

Avusturya Türk Kültür Topluluğu ( TKG Think Tank),
21.08.2025, Viyana

Kaynaklar

https://www.ots.at/presseaussendung/OTS_20250818_OTS0098/der-tkg-protestiert-gegen-die-entscheidung-des-wiener-landesgerichts-die-scharia-de-facto-als-gesetz-anzuerkennen

https://www.ots.at/presseaussendung/OTS_20250820_OTS0071/wunsch-auf-aufhebung-gemaess-611-zpo-zum-zweck-der-historischen-aufzeichnung

 

https://www.ots.at/presseaussendung/OTS_20250821_OTS0076/ergaenzende-stellungnahme-zur-aktuellen-debatte-ueber-scharia-schiedssprueche-in-oesterreich

You may also like

More in Ausgewählt